Nike Air Max Hakkında Bilinmeyenler

Nike Air Max Hakkında Bilinmeyenler

Nike Air Max Hakkında Bilinmeyenler

Tarih 26 Mart 1987’yi gösterdiğinde Nike’ın spor ayakkabı dünyasını şaşırtan, devrim niteliğindeki modeli Air Max satışa çıktı. Ayakkabının ünlü hava baloncuklu tabanları onu tarihteki diğer tüm spor ayakkabı modellerinden ayırıyordu. 80’lerde erkek ve kadın koşu ayakkabıları ile basketbol ayakkabıları belli bir stilde üretilmekteydi. Var olan tasarımlar insanları heyecanlandırmıyor, talepleri karşılamıyordu. Modellerin sıradanlaştığı bu dönemde etkileyici bir yeniliğe ihtiyaç vardı. Air Max tasarımı ise aranan yeniliği fazlasıyla karşılayan model oldu.

Air Max’lerin tabanında kullanılan Air teknolojisi Nike’ın daha önceki modellerinde kullandığı bir ayrıntıydı. Nike’ın patentli teknolojisi olmadan önce 23 ayakkabı firmasından ret alan bu buluş, bir uzay mühendisi olan Marion Franklin Rudy’e aitti. Rudy’nin havayı plastik kapsüllere sıkıştırarak ayakkabı tabanına yerleştirme fikri spor ayakkabı tarihinin akışını değiştirmişti. Nike’ın hava tabanı olarak tescil ettiği Air teknolojisi ilk kez bir koşu ayakkabısı olan Tailwind modelinde denendi. O zamandan Air Max’in doğduğu tarihe kadar da farklı modellerin tabanına yastıklama özelliği kazandırdı.

Air tabanlara sahip ayakkabılar ciddi anlamda fark yaratıyordu. Tasarımı Tinker Hatfield’a ait olan Air Max modeliyle bu fark kelimenin tam anlamıyla gözler önüne serildi.

1981 Tinker Hatfield

Tinker Hatfield Nike’ın efsanevi ayakkabı tasarımcısı. Bununla birlikte ne kendi kariyerine, ne de Nike’daki kariyerine bir ayakkabı tasarımcısı olarak başladı. Hatfield 1981’de Beaverton tesislerindeki ofis binalarının ve mağazaların tasarımını yapmak üzere işe alınmış olan bir mimardı. Mimarlığı sanat ve bilimin birleşimi olarak gören Hatfield’ın dikkat çekici fikirleri vardı. Öyle ki binaları yorumlama şeklinin benzersizliğini çok beğenen tasarım ekibi onun ayakkabı tasarımı yapması gerektiğine inanıyordu. Hatfield, o dönem hakkında “tasarımcı olmak için özel bir çaba sarf etmedim ama bir gün Nike’ın ayakkabı dünyasına giriş yapacağımı biliyordum” diyor.

Hatfield’ın Oregon kampüsü binalarının tasarımını bırakıp ayakkabı tasarlamaya geçmesi Nike’ın milyar dolarlık bir şirket olma yolundaki adımlarından biri oldu. Yeni görevinde, spor ayakkabıların tasarımı için kolları sıvadığı dönemde ülkede yeni bir şeylere ihtiyaç vardı. Ayakkabılarda fark yaratacak hissedilir bir tasarım detayı gerekiyordu. Bir uzay mühendisinin buluşuyla Nike dünyasına giriş yapan Air tabanlar, bir mimarın gözüyle Nike’a bir kez daha devrim yaptıracaktı.

Pompidou Merkezi

Paris’in merkezinde, şehirdeki tarihi dokunun ortasında, küçük pencereli sıralı Paris evlerine bakan, Eyfel Kulesi manzaralı ilginç bir bina Pompidou Merkezi. Kültür ve sanat merkezi olarak inşa edilen yapı, İtalyan ve İngiliz mimarların ellerinden çıktı. Ters-yüz edilmiş bina konseptinin başlıca örneklerinden olan Pompidou, tüm mekanik sistemi ve yapısal detayları dışarıdan bakınca görünen özellikte. 1977’de tamamladığında sıra dışı görünüşüyle şehri ikiye böldü. Parislilerin bir kısmı ondan nefret ederken bazıları ona hayran oldu.

Her tarafından boruların geçtiği, havalandırma sisteminin ve tüm diğer yapısal detayların göz önünde olduğu 7 katlı bina, estetik düşkünü Paris halkı için her anlamda aşırıydı. National Geographic, Parislilerin tepkilerini “2.görüşte aşk” olarak nitelendirdi. Le Figaro bir makalesinde Pompidou’dan “Paris’in kendi canavarı var, Loch Ness’teki canavar gibi” diye bahsetti. Hatfield ise onu şehir merkezinde bir robot olarak yorumladı.

Eline kalemi alıp yenilik arayışını karşılayacak ilgi çekici bir ayakkabı modeli tasarlamaya başladığında Hatfield’a ilham veren tam olarak bu Paris Canavarı oldu. Dışarıdan bakınca görünen teknik detayıyla Air Max tabanlar Pompidou Merkezi’nin mimarisini andırıyordu. Hatfield, Paris’teki mimarlardan esinlenerek Rudy’nin teknolojisini alıp onu dışarıdan bakınca görünür hale getirmişti. Zaten ayakkabı da tıpkı Pompidou tepkilerine benzeyen tepkiler aldı. Tasarım ekibi ve Nike çalışanları Hatfield’a delirmiş gözüyle bakıyordu. Hava baloncuklarının üzerinde yürümek imkansız olabilirdi. Üzerine basınca patlayabilme ihtimalini bile değerlendiriyorlardı. Üstelik tabanları bölen acayip baloncuk sistemi birçoğuna göre çekici görünmüyordu. Air Max tasarımının Nike’ı batıracağını düşünen de vardı. Oysa spor ayakkabı tarihi yeniden yazılmak üzereydi.

26 Mart 1987’de herkesin aklında onlarca şüpheyle satışa çıkan ayakkabı genel kanının aksine büyük beğeni topladı. Hatfield, Nike’ın içinde kendisine karşı yürütülen gizli savaşı kazanmıştı. Lansman gününden sonra Nike’ın içi dışında modeli kendini kanıtlayarak markanın en çok satan modellerinden biri haline geleceği uzun yolcuğuna başladı.

Air Max Yolculuğu

Üzerine basıldığında patlamadığı anlaşılan baloncuklu tabanlar çok sevildi. 1987’deki lansmandan iki sene sonra model biraz daha hafifletildi. EVA köpükle yenilenen orta taban 89’da Air Max 2, ya da diğer adıyla Air Max Light olarak satışa sunuldu.

Air Max’in en sevilen serisi 1990’da çıktı. Air Max 90, o dönemin yükselen pop kültürüyle şekillenen, iri baloncuklu, göz alıcı bir ayakkabıydı. 2000’de yenilenerek tekrar satışa çıkmadan önce Air Max 3 adıyla biliniyordu. Air Max 90 günümüzde hala çok sevilerek giyilen bir model. Öyle ki, bu sezon yenilenen renklerin yanında bir de geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen Air Max Terrascape 90 modeli satışa çıktı.

1993’te Air Max 93’ün lansmanı yapıldı. 270 derecelik Air bölümüne sahip olarak üretilen model, bu nedenle Air Max 270 olarak da biliniyor.

1995’de insan anatomisinden ilham alan model satışa çıktı. 1997’de Air bölümü ilk kez ayakkabının tüm tabanına yayılarak kullanıldı. 2019’da bu model yenilenerek tekrar satışa çıktı.

2006’da Nike hava baloncuklarını 360 dereceyle tüm tabana yaydı. Teknolojik bir devrim niteliğindeki bu yeni modelin lansman rengi, Air Max’in ilk çıkış modelinin renkleriyle aynı oldu.

2013’te Nike’ın yeni çıkardığı örgü saya Air Max modelinde de kullanıldı. Çorap gibi giyilen ve 360 derecelik baloncuklu tabana sahip olan ayakkabı çok beğenildi.

2017’de Nike’ın kadın koşu ayakkabısı ve erkek koşu ayakkabısı olarak çok tutan modeli VaporMax’in lansmanı yapıldı. VaporMax kusursuz bir koşu ayakkabısı olarak tasarlanmıştı ancak spor ayakkabı tutkunlarının da favorisi oldu.

2020 yılında Nike tasarımcıları Air Max’i geleceğin modasını ve şehirlerini hayal ederek yeniden tasarladı. Basitlik temasıyla yorumlanan modele Air Max 2090 adı verildi.

26 Mart Dünya Air Max Günü

Air Max modeli Nike’ın öyle çok sevilen bir modeli oldu ki, ayakkabının 1987’deki çıkış günü olan 26 Mart, dünyada Air Max günü olarak kutlanmaya başladı. Her yıl Air Max gününde dünyanın farklı yerlerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Modelin tarihçesi hakkında söyleşiler yapılıyor. Dünyadaki Air Max tutkunları en sevdikleri modelleri giyerek etkinlikleri takip ediyor. Yeni modellerin lansmanı yapılıyor.

Nike, geçtiğimiz yıl Air Max gününe özel Air Max 21 Air Max Pre-Day modellerini çıkarmıştı. Bu yılki Air Max günü içinse üç farklı modelin lansmanını yapacağını onayladı. Kuzey Amerika’ya özel modelin ismi Air Max 1 “Blueprint”. Tinker Hatfield’ın orijinal tasarımının bir benzeri. Avrupa’ya özel olarak çıkacak modelin ismi “La Ville-Lumiere”; dilimize Işık Şehri şeklinde çevirebiliriz. Bu ayakkabı sadece kadınlara özel üretildi. Pasifik ülkeleri ve Latin Amerika için hazırlanan modelin adı ise “Wabi-Sabi”. Deri parçalarla birleştirilen, yamalı ve dikişli bir model. Nike’ın bu üç yeni ayakkabısı da 26 Mart Cumartesi günü satışa çıkacak.

 

Kaynaklar: https://www.youtube.com/watch?v=LBukoM3CLic, https://www.highsnobiety.com/p/nike-air-max-1-centre-pompidou/, https://sneakernews.com/2022/03/10/nike-air-max-1-air-max-day-2022-release-dates/, https://www.highsnobiety.com/tag/nike-air-max/, https://en.wikipedia.org/wiki/Centre_Pompidou  

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.